2012 yılında tarihinin satış ve karlılıklar açısından en başarılı döneminine imza atan BMW Group, tamamen yeni geliştirilen model yelpazesinden oluşacak elektrikli araç markası BMW i ile de atağa kalkmaya hazırlanıyor.
2020’ye yönelik net bir stratejilerinin bulunmasının geleceğe güvenle bakmalarına olanak sağladığına dikkat çeken BMW AG Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Norbert Reithofer, 2013 yılında “yeni premium” anlayışı ve “sürdürebilirlik” ilkesini yansıtan özellikleriyle dikkat çeken BMW i markası altında elektrikli otomobilleri seri üretime alarak yeni bir çığır açacaklarını dile getirdi. Seri üretim öncesi ilk BMW i3’ün geçtiğimiz günlerde Lepzig’deki üretim hattından indirildiğini açıklayan Dr. Norbert Reithofer, “BMW i3 kesinlikle pazara girmektedir. 2013 yılı sonlarında bu durum gerçeğe dönüşecektir. Gelecek, vizyonlarını gerçeğe dönüştürme cesaretine sahip olanların elindedir. Biz sürdürülebilir mobiliteye inanıyoruz. Birçok müşterimiz şimdiden, alışkın olmadıkları bir teknolojiye sahip, tanımadıkları bir otomobil olan BMW i3’ü satın almaya olan ilgilerini açıkça ifade ediyor” açıklamasını yaptı.
“Dünyanın En Beğenilen İlk 500 Şirketi” arasında ilk 15 içerisinde yer alan tek otomobil üreticisi ve tek Avrupa şirketi olduklarının altını da çizen BMW AG Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Norbert Reithofer, BMW’yi tanımlayan “Premium”un her zaman çıtayı yükseltmek anlamına geldiğine dikkat çekti. Yeni tesisler kurarken çoğu zaman eğilimlerin aksi yönünde hareket ettiklerini hatırlatan Dr. Norbert Reithofer, “1990’ların ortasında Spantanburg’daki fabrikamızı açtığımızda, ABD’li diğer otomobil üreticileri oradan ayrılmaktaydı. Çin’de, Shenyang fabrikamız 2003 yılında, orada yalnızca yaklaşık 18.000 otomobil satışı yaptığımız bir dönemde faaliyete geçti. 2012 yılında 320.000’den fazla otomobil ürettik. Bugün, bu tesisler global üretim ağımızın temel direklerini meydana getiriyor. Kısaca “Premium” olmak cesur ve konjonktür karşıtı kararlar almak anlamına da gelmektedir. Bu her zaman kolay değildir. Ancak bu tür kararlar alınmadan ve bu tür eylemlerde bulunmadan herhangi bir ilerleme gerçekleştirilmesi mümkün değildir” açıklamasını yaptı. BMW i markasıyla da elektro mobilite kavramına “Yeni Premium” anlayışıyla yaklaştıklarını ifade eden Dr. Norbert Reithofer, “Gelecek, vizyonlarını gerçeğe dönüştürme cesaretine sahip olanların elindedir. Biz sürdürülebilir mobiliteye inanıyoruz. Birçok müşterimiz şimdiden, alışkın olmadıkları bir teknolojiye sahip, tanımadıkları bir otomobil olan BMW i3’ü satın almaya olan ilgilerini açıkça ifade ediyor. Müşterilerimiz teknik bilgilerimize ve yenilikçiliğimizin gücüne güven duymaktadır. Elektrikli bir otomobille de BMW’nin “Gerçek Sürüş Keyfi”ni sağlayacağımıza güvenmektedirler” dedi.
BMW i3 Konsepti
Son olarak Cenevre Otomobil Fuarı’nda da tanıtılan BMW i3 konsepti, dört koltuğu, geniş açılan kapıları, yaklaşık 200 litrelik bagajı ve 170 HP güç üreten elektrik ünitesiyle sıfır emisyonlu mobilite sağlayan kullanışlı ve akıllı bir şehir otomobili olarak ön plana çıkıyor. İç mekanında deri, ahşap ve pamuk gibi malzemelerin kullanıldığı BMW i3 konseptinin gösterge panelinde okaliptüs ağacı, deri döşemelerinde ise kullanım ömrünü uzatan tabaklanmış zeytin yaprağı kullanımı gibi unsurlar dikkat çekiyor.
BMW i3 konseptinin alternatörü yüksek seviyede sürüş dinamikleri sağlayarak otomobil trafik ışıklarında bile kalkarken üstün bir çeviklik kazandırmaktadır. Elektrikli BMW i3 konsepti, 0’dan 60 km/sa hıza 4 saniyenin altında bir sürede ulaşırken, 0’dan 100 km/s hıza 8 saniyeden kısa bir sürede ulaşabiliyor. Yüksek tork seviyesi ise geniş bir motor devir aralığında kullanılarak homojen bir güç dağıtımı sağlar. Sürekli değişken vites ise gücü arka tekerleklere aktararak BMW i3 konsepti tork kesintisi olmadan 150 km/s hıza çıkarabiliyor.
LifeDrive mimarisi
BMW i modellerinin amaca yönelik temel yapısını oluşturan LifeDrive mimarisi, tek tanımlayıcı özelliktir. Bu konseptte, karbon fiber takviyeli plastik (CFRP) “Life” modülünde yolcu kabini yer alırken, “Drive” modülü tüm işlevsel çekiş işlevlerini bir araya getirir. Farklı iki yönlü ayrım otomobillerin tasarımına da yansıtılmaktadır. Modüller kısmen plastikten yan panellerle kaplanmıştır ancak açıkça ayırt edilebilmeleri mümkündür. Dışadönük yüzeyler ve belirgin hatlar ikisi arasında uyumlu bir geçiş oluşturur. BMW i dilinde “katmanlama” olarak adlandırılan, yüzeylerin bu şekilde kesişmesi ve bağlanması otomobillerin dış ve iç tasarımlarına damgasını vurur. Çarpıcı etkileşim, farklı yapıların birbirine bağlanmalarını ve LifeDrive mimarisi çerçevesi içindeki düzenlemelerini çarpıcı bir şekilde vurgular.